bir gün…
evet, sadece bir gün içerisinde kaç kişiyle tanışma fırsatı buluyoruz hiç düşündünüz mü?
yolda yanımızdan geçen insanlar, aynı toplu taşıma aracını kullandıklarımız, bir arkadaşımızla konuşurken onun herhangi bir arkadaşı…
bir kısmıyla tanışırız, geri kalan çoğunluğu da döngünün içerisinde yollarına devam ederler.
döngüye sayamadığımız sayıda insanı geri bıraksak da çok insanla tanışırız aslında. bir kısmı kilit noktalara gelir hayatımızda. bir
kısmınınsa yeri küçüktür, küçük kalır…
kim bilir belki de döngünün içerisinde kaybolmalarını istemediğimden ben de çok insanla tanışırım. küçüktür bir kısmı…
işte benim de bugün demek istediğim de tam olarak bu noktada başlıyor.
bir sene kadar oluyor. bir insanla tanıştım.
küçük bir insan. yani ufak tefek.
benden küçük… yani birkaç yaş daha genç.
"küçük’üm ben." der. küçüklüğüyle mutlu mesut bir hayat geçirir büyüklüğünden memnun olanlara inat.
küçüklüğünü kabul ettirmiştir çevresine, ya da o öyle zanneder. çünkü kendisini tanıyanlar bilirler ki o küçük insanın büyük bir kalbi
vardır. duyguları da kalbi gibi, düşünceleriyse duyguları gibi büyüktür aslında.
büyük insandır aslında.
bazen bir abi ararken ablalık ederken bulur kendini.
büyüktür büyük. her şeyden önce affetmesi, hoş görmesini bilir.
işte bugün o küçük insanın doğumunun yıl dönümü.
sizin anlayacağınız bir yaş daha büyümüş. ama benim için o zaten yeteri kadar büyük.
doğum günün kutlu olsun "küçük insan". sana yine hoş görmek düşüyor ama nazar boncuğunu kendi ellerimde getireceğim sana, kusura bakma.
bazen kalemine dökülen bazen gözlerinden okunan o kocaman yüreğinle nice senelere.
aLaBaBa’n 😉
İlk Yorumu Siz Yapın