"Enter"a basıp içeriğe geçin

FEB’den Selamınız Var!

Ne yalan söyleyeyim oldukça düşündüm bu yazıma bir başlık bulabilmek için. Önce klasik şeyler geldi aklıma:

Veda hutbesi bile geçti aklımdan. Ama yok, “veda”lı olmamalıydı. Veda, elveda’yı getiriyordu akla ve onda da bir daha görüşmeme anlamı vardı. Oysa bu öyle bir şey değil. Bir ayağım yine Maçka’da, Kaçma’da; kısaca Maçka’da. Hoşça kal diyecektim de o da yemedi. Kim bilir ne zaman görüşürüz der gibi gelir o da bana. En iyisi bu olurdu galiba…

Bazılarınız çoktan öğrendi. Hatta aranızda benden önce öğrenenler bile oldu. Kimilerinizse geçen iki haftada aranızda göremeyince merak etmiştir belki, kim bilir…

Şaşıranlarlar oldu. İnanmayanlar oldu. Saçmaladığımı söyleyenler oldu, umursamadılar. İnansalar da fikrimin değişeceğine inandılar bazıları. Bense güldüm. Şaşıranların tepkilerini resmettim, seslerini kaydettim, beyin denilen belleğimde depoladım sadece. Ciddi olduğumu tekrarladım. Gerekirse ikna yoluna gittim. Bazen ben de umursamadım. “İnanma,” dedim, “görüşürüz”. Zamanla inanmaya başladılar. Beni anlamaya başladılar…

Destekleyenler de oldu tabi. Hatta en başından beri. “Yakışır.” dedi biri. Her zamanki gibi desteğini eksik etmedi, “Sen nasıl istersen.” dedi babam. Ben de ilk onlara haber verdim. İlk onlar sevindi benle.

Şaşıranların, inanmayanların fikri değişti. Sadece yenileri eklendi aralarına. Onlara da birkaç gün sonra “eski” olarak tabir edeceğim kimliğimi göstermem yetti. Nedenini ise hala soruyorlar. Bir gün hepsine birden cevap vereceğim. Şimdilik deliliğe vuruyorum sadece.

Sonunda yeni bir akım daha çıktı: “Pişman olacaksın.”

Buna da gülüyorum!…

İlk satırlardan anlamışsınızdır yatay geçiş yaptığımı da, tarihte bir ilki gerçekleştirerek işletme mühendisliğini bırakarak matematik mühendisliğine geçeceğim, bilmeyenlerinizin aklına gelmemiştir sanırsam. Yanılıyor muyum?

Neden geçtin?

Cevap aslında biraz basit:

Matematik sevgisi, ya da soranları kullandığı tabiriyle matematik aşkı. İstedim ki ileride matematiği gelecek nesillere aktaranlardan birisi de ben olayım. Onları matematiğin korkulacak bir şey olmadığına ikna etmek olsun vazifem. Matematiğin ihtiyaçlar karışısında doğduğunu göstereyim. Çok mu şey istedim?

Bunları dediğim zaman ikinci bir soruyla daha karşılaşıyorum:

“Puanı daha düşük değil mi? Neden en başında yazmadın?”

Ah bir cevap verebilsem !

Daha sonraki yazılarımın birisinde de yatay geçiş yaparken karşılaştığım sıkıntıları hikaye olarak anlatırım. İTÜ’dür… dedirtiyor valla.

Tarih yazdıktan sonra tarih olmamak arzusuyla…

 

 

İTÜ İşletme Mühendisliği Kulübü bülteni olan KAÇMA’nın
  3 Ekim 2007 Tarihli 24. Sayısında
kendim adını verdiğim “Delidir(?), ne yazsa yeridir!..” köşesinde yayınlanmıştır.
Daha sonrasında İTÜ’deki resmî internet sitemde de yer almıştır.

Beğenebilir / Takip edebilirsiniz.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir Cevap Yazın

Social media & sharing icons powered by UltimatelySocial