Kemal için…
Uyur gezer takıldığı vakitlerin sonu gelmişti nihayet. Ama bu durum pek de hayırlı olacağa benzemiyordu. Komodinin üzerinde bulamadı aradığını. Yere düşmüş yuvarlanmış olmalı, dedi ama yoktu. Banyoya baktı bozuntuya vermeden. Orada da bulamayınca yatağa yöneldi. Nafile… Şansını son bir defa da iş yerinde denemeliydi. Denedi de. Çekmeceler, dolaplar… Yoktu işte hiçbir yerde. “Düşürmüş olmalıyım.”, dedi kendi kendine ama düşseydi kesin fark edilirdi. Başka çaresi yoktu. Kuyruğunu kıstırdı ve nişanlısının yanına gitti. Anlattı yüzüğü bulamayışını. Beklediğinin aksine nişanlısı hiç kızmadı, gülümsedi. Ellerinden tutup götürdü. Küçük çekmecenin içindeydiler işte. Özel işlemeli kırmızı kurdeleyle bağlıydılar birbirlerine.
Nişanlısının önce ellerine baktı, sonra gözlerine. Ellerini narince tutarken dökülmüştü o sözler:
“Sen yüzük takmasan da olur. Onlar ayrılmasınlar.”
– 9 ocak 2011 –
:))) Romantiksin.. Öykücülüğünü gerçekten çok beğeniyorum.. Dili kullanmadaki yalınlığın, naifliğin çok özel..:)))
kemal için ve onlar ayrılmasınlar, çok tatlı olmuş, teşekkür ettim;)
Öncelikle gecikmemi hoşgördüğün ve bu notta etiketlendiğim için teşekkürler..
Sonra da…
Çok güzelmiş bu..Yeryüzünün de böylesine sevebilen,birine uzun süre değer verebilen insanlara ihtiyacı var bence..